On Yıl Önce Hayal Bile Etmediğimiz Tezgahları Kuruyoruz

Röportaj: Hakan Taşkın
On Yıl Önce Hayal Bile Etmediğimiz Tezgahları Kuruyoruz

Sizi tanıyabilir miyiz; neden sanayi işine girdiniz?

1984’te İstanbul’da doğdum. Evli ve bir kız çocuk babasıyım. Metalurji ve Malzeme Mühendisliği’nden sonra İşletme yüksek lisansı yaptım.

Altı yaşında radyoyu söküp tekrar topladım. Çok hevesli ve meraklıydım, tornavida elimden düşmez, hep bir şeyleri söker tamir ederdim. Halen evde tamirat işlerini kendim yaparım.

Metalürji ve Malzeme Mühendisi olarak Türkiye’de iş bulmanız zor. Üretimde çalışmayı istiyordum ama bu mümkün olmayınca yeni bir kariyer yolu belirledim, mühendis olduğumdan sanayiden uzak olamazdım zaten. Şimdi üretimde çalışmasam da yine üretimle iç içeyiz. İş ortaklarımıza üretim teknolojileri tedarik ediyoruz, yeni teknolojilerle tanıştırıyoruz ve ülkemizde üretimin yükselişini yakından görüyor ve katkıda bulunuyoruz.

Kariyer yolculuğunuz bugüne nasıl geldi?

Erkan CNC’de 15 yıl önce sarf malzeme dış ticaret sorumlusu olarak işe başladım. Bir süre sonra sarf satış departmanında bölge sorumlusu olarak görev aldım. Kısa süre sonra sarf departmanı müdürlüğüne getirildim. Aynı zamanda dış ticaret müdürlüğü ve SAP geçiş projesi yöneticiliği görevlerini yürüttüm. Beş yıldır makine satış müdürlüğü yapıyordum. Son dönemde de genel satış müdürlüğü görevine getirildim.

15 yıl gibi uzun bir süre sizi şirkete bağlayan değerler nelerdi?

Erkan CNC’de çok şey öğrendim ve bunun karşılığını şirkete vermeliydim, benim için ahde vefa önemlidir. Sonrasında kıdem ve terfilerle kariyerimi geliştirdim. İş dünyasında maaşı artırmak için sık iş değiştirildiği bilinir, ancak benim ana odağım paranın miktarı değildi.

Erkan CNC’de bana değer verildi, destek gördüm ve gelişmem için uygun ortamı bulabildim. İstikrar benim için önemliydi, başarı, huzur, işten zevk almak, mutluluk burada uzun süre kalmamda etkili oldu. Erkan CNC’de aile hissiyatını bulabiliyorsunuz, aidiyet duygusu sağlıyor. Özel yaşamımızdan daha çok vakit geçirdiğimiz işimizde bu özellikler benim için oldukça önemli.

Sizi en çok etkileyen ilham verici bir başarınızdan bahseder misiniz?

Türkiye’deki ilk lazer desen işleme tezgahını satmak bence keyifliydi. Bu en heyecanlı ve gurur duyduğum işimdi diyebilirim. Aslında fazla bilinmeyen, farklı, yüksek teknoloji ekipmanları satmaktan büyük haz alıyorum. Asıl konu satmak değil, müşteriyi, bilmediği, tanımadığı bir ürünü ikna etmek ve katma değer sağlamak.

Geçmişte imzalanan birçok mümessillik anlaşmasında da aktif rol almak da benim için önemli başarıydı. O dönemde süreç yönetimini başından sonuna kadar üstlenmiş ve sonuçlandırmıştım.

Satışta nasıl başarılı olunur, sizce başarı nedir?

Doğru, gerçekçi hedefler koyarak özveri ile çalıştığınızda başarıya ulaşmak kolaydır. Hedefe doğru ilerlerken başarısızlıklarla da karşılaşabilirsiniz. Bundan korkmamalı, demoralize olmadan pes etmeden devam etmelisiniz. Hatalarınızdan öğrenerek doğrulur, devam edersiniz, tecrübe dediğimiz şey aslında budur.

Bence başarının sırrı ekip çalışmasıdır. 5 silahşör yerine 5 takım oyuncusu daha iyidir. Yüzde yüz başarı ile çalışmak mümkün değildir, ekip olduğunuzda diğerlerinin desteğiyle bu oranı yükseltirsiniz. Ekip olarak çalışmak hem toplam başarıyı artırır hem de hataları azaltır. Ekip olmayı başardığınızda her şey çok daha kolay çözülecektir.

Sanayimiz nereye gidiyor, bugünkü piyasa koşullarını değerlendirir misiniz?

Türkiye’de sanayi sürekli ve hızlı büyüyor. Büyümeden daha önemlisi sanayimiz gelişiyor. Düşük kalite yarı mamul ya da fason işçilik yerine, katma değeri yüksek nihai ürünler son kullanıcı ürünleri üretebiliyor. Her geçen gün kendi ülkemize ait yerli markaların sayısı artıyor.

On yıl önce satmayı hayal etmediğimiz makineleri bugün kuruyoruz. Her geçen gün daha önce bize sorulmayan tezgâhları bugün satabiliyoruz.

Ancak sıkıntılar da yok değil, dünya genelinde pandemi sonrasında değişen parametreler, enflasyon yükselmesi, bazı sektörlerdeki stratejik değişiklikler piyasalarda daralma yarattı. Türk sanayisi zor bir dönemden geçiyor.